Yaşamınızın odağındaki kişi felç olursa…

Gaziantep Özel Hatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Savaş GÜRSOY, felçli bir hastanın hassasiyeti, bakımı ve yaşamı hakkında bilgilendirdi.
Editör
Demo Admin
Yayın
29 Ocak 2024 20:37
Güncelleme
29 Ocak 2024 20:38


Gaziantep Özel Hatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr.

Savaş GÜRSOY, felçli bir hastanın hassasiyeti, bakımı ve yaşamı hakkında

bilgilendirdi.

Eminim o uyuduğunda gözyaşlarınız kesintisiz eşlik edecek anlık

yalnızlığınıza biraz üşüyeceksiniz, artık nostaljik olarak yaşanabilecek kimi eski

yaşanmışlıklar zihninizde yanıp sönecek… Bir de evin direği ise orada yatan,

“Bundan sonra ne olacak” sorusunun soğukluğu daha da saracak sizi… Ya da

henüz yaşanmamış yılları olansa orada ki, koyu bir hüzün çökecek göğsünüzün

ortasına ve aldığınız nefes yetmeyecek, biliyorum… Ya sizseniz orada yatan, bu

kez sizi sevenler yaşayacak, konuştuklarımızı…

Elbette, keşke hiç olmasaydı… Nedir ki o noktada değiliz, üzgünüm… Ne

yapmalı ne yapmamalıyız? Konuşalım mı?

İlk adım…

Dik durmalısınız… Sessiz ağlamalısınız… Hastalığı ne yok saymalısınız ne

de ağırlaştırmalısınız. Örneğin: “Sen hiç üzülme, bu ne ki, bir iki aya bir şeyin

kalmaz geçer inşallah, tıp çok ilerledi” de demeyin; “bir ayağa kalkabilse, bir

tuvaletine gidebilse” de…

Eminim yakaladınız girişin neyi çağrıştırdığını…

Empati yapmalısınız…

Hastanız geçmişte yaşamının her anını çeşitli etkinliklerle doldurabilen;

hayatı dolu dolu yaşayan, 24 saatin kendisine yetmediğine inanan entelektüel

biri olabilir. Ya da, sadece günlük ihtiyaçlarını karşılayabilen biri de…

 

Artık O, bu iki örneğin dışındaki bir bireydir... Sizin yardımınızla kimi

zorunlu gereksinimleri bir oranda yapabilen, işlevsel açıdan desteklemesi

gereken biridir artık… Bunları ona anımsatmak ne oranda yanlışsa, yadsımak da

o oranda yanlıştır.

Yıllar önce 55 yaşında felç olmuş bir iş adamını muayeneye getirdiler.

Hastanın yanında eşinin:

“Felç oldu, kaldı başıma keşke ölseydi,” sözleri hala çınlar kulaklarımda…

 

Sağlığında iken ilişkileriniz çok iyi olmayabilir… Kim bilir, kötü anılarınız,

belki de iyilerden daha fazladır.

Ama içinde yaşadığınız süreç; bunları anımsayacağımız değil aksine

unutacağımız zamandır. Beterin beteri olduğu, hayatın sürprizlerle dolu olduğu

unutulmamalıdır. Bu arada hastanız size göre sağlığı ile ilgili yanlışlar yapmış

olabilir; yanlış beslenme, sigara ve alkol tüketimi, kontrollere gitmeme, düzenli

ilaç kullanmama ve stresli bir yaşam… Lütfen bunları hatırlatmayın, kimseye

yararı olmayacak…

Hastanızın üzülmesi beklenen bir durum, onun duygularını paylaşma

anlamında adımlar atabilirsiniz. Asla o üzüldüğü için siz de üzüldüğünüzü

göstermemelisiniz, o zaman empati değil sempati yapmış olursunuz ve bu

doğru bir davranış değildir…

 

Farkında olmadan yıkım yapma potansiyeli olan dostlarımız,

Ziyaretçiler!!!!

Hastanız her yakınını gördüğünde her zaman mutlu olmayabilir. Ortak

geçmişi anımsatan kimi anılar hastayı üzebilir ya da o dostun bilmeden söylediği

kimi söylemler de hastanızı olumsuz etkileyebilir. Kimi örnekleri sizinle

paylaşmak isterim:

Hastanın yanında ağlamak, duygusal davranışlar sergilemek, “sen bu

duruma düşecek biri miydin” gibi anlamsız yükselmeler sergilemek kesinlikle

yapılmamalıdır.

Hastaya anlat hele ne oldu sana? Elini parmağını oynatabiliyor musun,

beni tanıdın mı? Gibi boş sorular hastanızı sadece üzecektir. Lütfen fazladan bir

harf bile söylemeyin…

Hastaya ya da yakınlarına doktor tavsiye etmek, hele hele İstanbul’da,

Ankara’da bir doktor var diye başlayıp bilimsel dayanaktan yoksun öngörülerde

lütfen bulunmayın. … Bilim dışı kimi fikirlere siz inanabilirsiniz ama paylaşmak

zorunda değilsiniz.

Hastaya, hiç korkma bir aya kalmaz iyileşirsin, hepsi geçer gibi

konuşmalar lütfen yapmayın.

Ziyaretçiler hastanın sadece yapabildiği şeyleri öğrenip onları biraz

abartarak tekrarlayabilir. “Parmağını hissetmeye başlamışsın ya da omuzunu

oynatabilmişsin ya da desteksiz oturabiliyormuşsun gibi, çok sevindim. Bunların

 

hepsi iyiye işarettir,” deyip susmalıdır. Diğer taraftan hasta konuşamayabilir,

altına bez bağlanmış olabilir, hafıza problemi yaşıyor olabilir.

Olumlunun en küçüğünü görün, olumsuzun en büyüğünü görmeyin

Hastanın sağlıklı olduğu dönemlerdeki performansı ile kıyas ya da

hatırlatma yapılmamalıdır. Geçmişte seninle ne güzel yürürdük… Sinemaya

gitmeyi özledin mi? Tribüne oynayan siyasetçiler gibi ailenin geride kalan

bireylerine sözde moral vermek için, “Ailenin annesi/babası artık sen oldun. Bu

artık hasta, yerini doldurmalısın…” gibi havada uçuşan görüşler yapıcı değil

yıkıcıdır.

Ailenin girebileceği olası ekonomik sıkıntıları hastanın önünde

tartışılmamalı, “Biz daha ölmedik, sizi kimseye muhtaç ettirmeyiz” gibi çoğu

boş konuşmalardan uzak durulmalıdır. Yardım yapacak olan yapar ve hastanın

bunu bilmesine gerek yoktur.

 

Ziyaretçi de empati yapmalıdır… Hastanın ve ailesinin duygularını

paylaşmalıdır ancak bunu farkında olmadan şova dönüştürmemelidir. Ahkam

kesmeden kısa bir süre oturup kalkmalıdır. Geçmiş deneyimlerimden hastanın

odasında 21 kişinin olduğu anları da hastaya yağlı köfte yedirdikleri zamanı da

anımsıyorum.

 

Bence hastanın ilk üç ayında çekirdek aile dışında ziyaret ciddi olarak

sınırlandırılmalıdır. Hastanın gelmesini istediği ya da geldi mi diye sorduğu,

önemsediği kişiler davet edilmeli onlar da kurallara uymalıdır.

 

Tatlı sert olmalısınız

Hastanızın yaşamının geri kalan diliminde günlük yapılması gereken

egzersiz programları, düzenli tedavileri ve bir beslenme programı olacaktır. Yine

empati yapmanızı isterim ama kuralları asla esnetmeden… Egzersiz programına

dakikalar kala, hastanın duyacağı bir şekilde konuya ilişkin hazırlıklardan

bahsediniz. Kızınıza/oğlunuza “İki temiz havlu, sıcak paketleri hazırlayalım;

birazdan egzersizimiz var,” gibi. Zamanında egzersizi, dozunda ilaçları ve uygun

bir beslenme programını hayata geçirmelisiniz.

Beklentilerinizi yüksek tutmayın!!!

 

ACELE YOK! ABARTILI BEKLENTİ YOK! HASTANIN HENÜZ YAPAMADIĞI

HAREKETLERDEN SÖZ ETMEK YOK!

Hastanın çok sevdiğini bildiğiniz bir hareketi, örneğin araba sürmek, ona

anımsatmayın. Ama o konu açıldıysa konuyu mümkün olduğu kadar ustalıkla

değiştirmeye çalışın. Sürüleceği mi kaldı benzin, mazot…buradan hayat

pahalılığına kaçış gibi…

Konuşmakta zorlanan bir hastayı konuşturmaya çalışmayın.

Okuyabileceği bir şey verip, önce dakikalarca içinden okumasını, daha sonra

yüksek sesle okumasını isteyin. Her sözcüğünü düzeltmeye kalkmayın, bazılarını

düzeltin.

Hastanız normalde eski olayları daha kolay hatırlar. Çok eskilere ve yeni olaylara

uzanmadan yakın geçmişteki olayları konuşun. Doğrudan hasta ile ya da

hastanın da duyabileceği bir ortamda bir başkası ile konuşabilirsiniz. Çok ayrıntı

olmayan sorular sorun. Hani büyük halamın torununun düğününe kardeşi

katılmamıştı, hatırladın mı? Değil de abimin oğluna kızı sen istemiştin, hatırladın

mı gibi sorular sorun.

Sosyalleşmesi adına hastanızdan gelen her isteği karşılamaya çalışın.

Haydi bir salep içelim, kahveyi hazırla ama şu karşıdaki parkta içelim, gibi

isteklerini karşılarken olası güçlükleri aşma aşamalarını lütfen ona

hissettirmeyin.

Teklif sizden gelecekse dışarı çıkmanızdaki ana amaç hastanız olmamalı; “sanki

onun ihtiyacı yokmuş da sizin ya da çocukların hatırına…” algısını

yaratmalısınız.

Kültürel alt yapısına ve koşullarınıza göre ilgilenebileceği (okumak, puzzle,

sudoku gibi) uğraşı alanları yaratın

Aklınızda kalsın hasta büyük bir olasılıkla, ideal olmazsa da yürüyebilir,

terlikle yürümemesine lütfen dikkat edin. Nedir ki elini işlevsel olarak

kullanamaz. İyileşmesi adına değil, daha kötü olmasın diye önerilen ortezleri

kullanmalı ve germe egzersizlerini düzenli yapmalısınız. İlerleyen günlerde eli

ile ilgili sadece konforu artırmak için Botox ile ilgili uzman görüşü alabilirsiniz.

Annesi, babası ve abisi genç yaşlarında felç olmuş bir birey ve bu konunu

bir uzmanı olarak iki pencereden bakarak hem duygularımı hem de kimi

önerilerimi paylaştım. Yararı olması dileği ile.

Bir Yorum Bırakın

Popüler Yazılar

Gaziantep f.K. golcüsünü buldu

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE “KENTLER VE TIP TARİHİ: GAZİANTEP SAĞLIK TARİHİ” SEMPOZYUMU DÜZENLENECEK

POTANIN GELECEĞİ, 3X3 BASKETBOL TURNUVASINDA BULUŞTU

Büyükşehir, Andırın Kırsalında 8 Mahallenin Daha Ulaşımını İyileştiriyor

Muhasebeciler Ruhsat yaktı

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE “KENTLER VE TIP TARİHİ: GAZİANTEP SAĞLIK TARİHİ” SEMPOZYUMU DÜZENLENECEK

Gaziantep f.K. golcüsünü buldu

Letonya'nın Gaziantep Fahri Konsolosluğuna Turizmci Soner Bacaksız oldu

GAZİANTEP MEDICAL POINT HASTANESİ'NDE “İlk Yardım Eğitimi ile Toplumsal Farkındalık”

Şehitkamil Belediyesinden, dünya satranç Günü’nde coşkulu kutlama

Gaziantep F.K.'da tempo yoğun

Yüksek tansiyon neden olur? Yüksek tansiyon nasıl düşürülür? 8 soruda yüksek tansiyon

Depremin yıktığı binada ilginç görüntüler ortaya çıktı

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ’NDE DENGE MERKEZİ KURULDU

Deprem sonrası moral ve dayanışma buluşmaları

Nöbetçi Eczaneler

23 Kasım 2024 Cumartesi Günü Nöbetçi Eczaneler