SANKO Üniversitesi Hastanesi Fizyoterapistlerinden Nursena Kılıç, günümüzde ofis
çalışanlarında uzun süre hareketsiz oturmaya bağlı kas iskelet sistemi
rahatsızlıklarının görülme sıklığının arttığını söyledi.
Kılıç, “Eklem, kas, kemik, tendon, ligaman ve kıkırdak gibi dokular ile omurga ve
disklerde meydana gelen rahatsızlıklar bütünüdür. Günümüzde ofis çalışanlarında
bilgisayar, tablet ya da telefon kullanımının artması ve uzun süre hareketsiz oturmaya
bağlı kas iskelet sistemi rahatsızlıkları da daha sık görülmektedir” dedi.
En çok rastlanan sorunların bel, boyun, kalça, diz ve omuz ağrısı, kas gücü kayıpları,
el bilek ağrıları ya da tuzak nöropatilerine bağlı uyuşma gibi kas iskelet sistemi
yakınmaları olduğunu belirten Kılıç, şöyle devam etti:
“Bununla birlikte ayakta plantar (ayak tabanı) basınç artışı ve postural (duruşa bağlı)
denge bozuklukları da görülebilmektedir. Masa başında uzun süre hareketsiz
kalmanın kifoz (kamburluk), lordoz (omurga düzleşmesi), skolyoz (omurga eğriliği)
gibi durumlara yol açarak spinal duruş üzerinde zararlı etkilere neden olabileceği de
kabul edilmektedir.
Fiziksel, ergonomik (kullanışlı), psikososyal ve kişisel faktörler bu duruma katkı
sağlayan risk faktörleridir. Fiziksel ve ergonomik risk faktörleri arasında mouse/klavye
kullanımı gibi tekrarlayıcı hareketler, uzun süre aynı pozisyonda ekrana bakmak,
bireyin fiziksel özelliklerine uygun olmayan masa ve sandalye kullanımı yer alır.”
PSİKOSOSYAL RİSK FAKTÖRLERİ
Psikososyal risk faktörleri arasında iş memnuniyetsizliği, artan iş stresi, yoğun iş
yükü, zaman baskısı, molaların yetersiz olmasının yer aldığını anlatan Kılıç, ileri yaş,
egzersiz kapasitesinin düşük olması, sigara, obezite ya da ek sistemik ya da
romatizmal hastalık gibi bireysel risk faktörlerinin de yakınmaları artıran en önemli
nedenler arasında bulunduğunu kaydetti.
Masa başında devamlı sabit şekilde kalmanın kalp ve solunum hızını da olumsuz
etkileyerek, bireyin aerobik kapasiteleri azalttığını anımsatan Kılıç, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Uzun süre hareketsizlik kişilerde kalp hızı, kan basıncı, hipotalamus-hipofiz-adrenal
aks (kompleks geribildirim mekanizmalarına sahip nöroendokrin bir geçit) aktivitesi ve
kortizol gibi stres hormonlarını da olumsuz etkiler. Bu nedenle fiziksel aktivite günlük
yaşamın bir parçası olmalıdır.
Düzenli fiziksel aktivite ile postür bozuklukları, kas ve eklem ağrıları, artroz
(kireçlenme), osteoporoz, hipertansiyon, kalp ve solunum yolu hastalıkları gibi birçok
hastalıktan korunabiliriz.”
Bir Yorum Bırakın