Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen istihdamında planlı ve veriye dayalı bir yaklaşım
benimsemekte; öğretmen ihtiyacının belirlenmesi, kadro planlaması, alan bazlı atama
politikaları ve yükseköğretim programlarıyla uyumlu projeksiyonların oluşturulması gibi
süreçleri bütüncül bir yapıda yürütüyor.
Bakanlık, hem mevcut durumun hem de geleceğe dönük demografik ve eğitimsel ihtiyaçların dikkate alındığı sürdürülebilir bir insan kaynağı politikası izlemektedir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın Personel İstihdam Politikaları Öğretmen istihdamında ana sorumlu kamu kurumu olan Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin atama ve yer değiştirme işlemleri başta olmak üzere, personel politikalarının belirlenmesi, insan kaynağı planlaması ve meslekî gelişim süreçlerini yürütmekle görevlidir. Bakanlık bu noktada yalnızca mevcut durumu değil, geleceğe dönük nüfus projeksiyonlarını ve eğitim politikalarını da dikkate alarak uzun vadeli planlamalar yapmaktadır. Ülke genelinde Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarının norm kadroları belirlenmekte, mevcut öğretmen ihtiyacı analiz edilmekte, öğretmenlerin alanlara göre ihtiyaç durumları düzenli olarak izlenmekte ve atama planlamaları buna göre gerçekleştirilmektedir. Bu planlamalar sayesinde öğretmen istihdamı ile eğitimde kalite arasındaki denge gözetilmekte; hem öğrencilerin nitelikli öğretmene erişimi hem de istihdam politikalarının gerçekçi temellere oturması sağlanmaktadır. Ülke genelindeki Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen norm kadroları (bulunması gereken öğretmen sayısı); Sınıf, okul öncesi ve özel eğitim alanlarında şube sayısına, rehberlik alanında kurum türlerine göre belirlenen öğrenci sayısına ve diğer alanlarda ise alanın ders yüküne göre belirlenmektedir. Bu doğrultuda eğitim kurumlarında öğretmen ihtiyacı, alanların normu ve bu alanlarda görev yapan mevcut olan öğretmen sayısına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle de ilçe/il ve ülke geneli öğretmen ihtiyacı hesaplanmaktadır. Bu sistematik yaklaşım, kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını ve eğitim hizmetlerinin sürekliliğini garanti altına almaktadır.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA BAĞLI EĞİTİM ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFINDA GÖREV YAPAN PERSONEL SAYISI 1 MİLYON 34 BİN 564’Ü BULMUŞTUR!
Millî Eğitim Bakanlığı eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacını kullanım izni verilen öğretmen kadroları çerçevesinde karşılayabilmektedir. Bakanlığa atama izni verilen öğretmen kadrolarının/pozisyonlarının dağılımı yapılırken ise öncelikle öğretmen istihdamında güçlük çekilen ve kalkınmada birinci öncelikli bölgeler olmak üzere, alan bazlı kontenjan sayıları; ülke genelince alanlar bazında öğretmen ihtiyacının toplam öğretmen ihtiyacına oranı doğrultusunda ilk atama öğretmen kontenjanı belirlenmektedir. Bakanlığın bu yaklaşımı, yalnızca istihdamı değil, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğini de önceleyen bir sosyal devlet anlayışının ürünüdür. Nitekim yapılan atamalar sonucu Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumlarında eğitim-öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan personel sayısı 1 milyon 34 bin 564’ü bulmuştur. Bu sayı, Türkiye'nin eğitim kadrosunda ulaştığı büyüklüğü ve öğretmen istihdamına verilen önemi açıkça ortaya koymaktadır.
24 KASIM’DA 15 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILACAK
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 24 Kasım 2025 tarihinde 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması ile birlikte resmi eğitim-öğretim kurumlarında görev yapan toplam öğretmen sayısı 1 milyon 49 bin 564 olacaktır. Bu atamayla birlikte 2003-2025 tarihleri arasında toplam 836 bin 351 öğretmen ataması gerçekleştirilmiş olacaktır ki bu sayı güncel mevcudun %80,84’ünü oluşturmaktadır. 2025 öğretmen atamalarında en fazla atama yapılacak ilk 5 branş sırasıyla 4 bin 378 kontenjanla sınıf öğretmenliği, 3 bin 87 kontenjanla özel eğitim öğretmenliği, bin 802 3 kontenjanla din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği, bin 321 kontenjanla okul öncesi öğretmenliği ve 757 kontenjanla İngilizce öğretmenliği olarak belirlenmiştir. Halihazırda resmi eğitim-öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin yaş ortalaması ise 40 yaşın altındadır. Bu durum, hâlihazırda görevde olan öğretmenlerin ortalama olarak en az 25 yıl daha görev yapacağı anlamına gelmektedir. Bu veri, mevcut öğretmen kadrosunun genç, dinamik ve uzun süre sistemde kalacak bir yapıda olduğunu göstermekte; istikrarın korunmasına önemli katkı sunmaktadır. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 9 numaralı kararına göre öğretmen atamalarında alanlara kaynak yükseköğretim programlarından mezun olanlar başvuruda bulunabilmektedir. Bahse konu karar incelendiğinde öğretmenlik atama alanlarına kaynak yükseköğretim programlarının birçoğunun istihdam alanlarından yalnızca biri öğretmenliktir. Bu nedenle, adayların mesleki tercih ve imkânlarını öğretmenlik dışında da değerlendirmesi mümkündür. Dolayısıyla KPSS (Eğitim Bilimleri) sınavına giren tüm adayların, çeşitli mecralarda ‘atanamayan öğretmen’ olarak tanımlanması da doğru görülmemektedir. Nitekim 2024 yılı Kamu Personel Seçme Sınavının (KPSS) eğitim bilimleri oturumuna giren aday sayısı 466 bin 910’dur. Bu sınavdan 50 ve üzeri puan alan aday sayısı 456 bin 285’dir. Bugün itibariyle öğretmene ihtiyaç duyulan branşların büyük bir kısmı özel eğitim, sınıf öğretmenliği ve din kültürü ve ahlak bilgisi alanları oluşturmaktadır. İlköğretim matematik, fen bilimleri, matematik, Türk dili ve edebiyatı, coğrafya, biyoloji, tarih gibi birçok ana alanda öğretmen fazlalığı mevcuttur.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE YÖK, İSTİHDAM PROJEKSİYONU ALANINDA İŞ BİRLİĞİ
Millî Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen ihtiyacını alan bazlı ve önceliklendirilmiş biçimde belirlemesi; istihdam politikasında etkinlik ve verimlilik sağlamaktadır. Ayrıca ülkemizde nüfus artış hızındaki azalmaya bağlı olarak önümüzdeki yıllarda çağ nüfusunda da azalmalar meydana geleceği öngörülmektedir. Buna bağlı olarak ileriki yıllarda öğretmen ihtiyacında daha fazla azalma olacağı değerlendirilmektedir. Bakanlık, bu doğrultuda Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ile koordinasyon yürütmekte ve projeksiyon çalışmalarını paylaşmaktadır. Bu projeksiyon çalışmaları, öğretmen fazlası 4 oluşmasının önüne geçmeyi ve kamu kaynaklarının rasyonel kullanımını önceleyen stratejik bir yaklaşımı temsil etmektedir. Bakanlığın, sadece mevcut duruma değil, gelecek yıllara dönük demografik projeksiyonlara göre hareket etmesi; Türkiye'nin eğitim sistemini geleceğe güçlü ve dirençli şekilde hazırladığının göstergesidir. Nitekim Bakanlık yetiştirme ve istihdamında arz/talep dengesinin kurulması, okul öncesinden yükseköğretime kadar ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlardaki öğretmenin ihtiyacının planlanması ve rasyonel bir istihdam politikası oluşturularak ülke kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla 2022-2035 yılları arasında hedeflenen öğretmen sayılarına ilişkin projeksiyon çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışma bulguları yükseköğretim alanları ve fakülte kontenjanlarının belirlenmesi sürecinde göz önünde bulundurulması amacıyla Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ile paylaşılmıştır. 2025 yılında Millî Eğitim Akademisi Başkanlığı tarafından Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına yazılan yazıda norm kadro sayılarına göre mevcut öğretmen ihtiyacı analiz edildiği, öğretmenlerin alanlara göre arz-talep durumlarının düzenli olarak izlendiği ve atama planlamalarının buna göre gerçekleştirildiği bildirilmiş. Yapılan son değerlendirmeler neticesinde:
a) Bazı alanlarda öğretmen ihtiyacının asgari düzeyde olduğu, b) Bazı alanlarda hâlihazırda öğretmenliğe kaynak teşkil eden programlardan mezun olan aday sayısının mevcut ve yakın dönem ihtiyacının oldukça üzerinde olduğu bildirilmiştir. Bu doğrultuda öğretmenliğe kaynak teşkil eden programların kontenjanlarının belirlenmesinde değerlendirilmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Resmî Eğitim Kurumlarındaki Öğretmen Doluluk Oranına, 1.Sınıfa Kayıtlı Öğrenci Durumu ve Gelecek 4 Yıla Ait Tahmini 1. Sınıf Öğrenci Sayısına ilişkin veriler Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilmektedir.
15 TEMMUZ SONRASI PERSONEL YAPISINDAKİ DEĞİŞİM
Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda öğretmen atamalarına ilişkin süreçlerin yalnızca arz ve talep dengesinden ibaret olmadığı; yakın tarihimizde yaşanan olağanüstü durumların bu dengeyi ciddi biçimde etkilediği de göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında yürütülen FETÖ soruşturmaları kapsamında Millî Eğitim Bakanlığından çok sayıda personelin ihraç edilmesi, Bakanlığın istihdam planlamalarını ciddi şekilde etkileyen ve yeniden şekillendiren kritik bir süreç olmuştur. Bakanlık, bu zorlu dönemde hem eğitim hizmetlerinin aksamasına müsaade etmemiş hem de personel güvenliğini sağlamak adına titizlikle çalışmıştır. FETÖ ile mücadele kapsamında, Bakanlığa bağlı, ilişkili ve ilgili birimlerden toplam 34.795 personel Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ve sonrasında OHAL Komisyonu aracılığıyla ihraç edilmiştir. Bu kapsamda; KHK ile 33.716 kişi, OHAL sonrası Komisyon kararıyla1.079 kişi olmak üzere toplamda 34.795 kişi ihraç edilmiştir. Bu kişilerden toplamda 7.063 kişi (KHK, OHAL Komisyonu ve mahkeme kararlarıyla) görevine iade edilmiştir. Bu çerçevede öğretmen, müdür ve müdür yardımcısı olmak üzer ihraç edilen net personel sayısı 27.732 olarak kaydedilmiştir. Bu rakamlar, Millî Eğitim Bakanlığının yalnızca istihdam değil, aynı zamanda kamu güvenliği ve eğitimde liyakat konularında da ne denli hassas ve çok boyutlu bir süreç yönettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yaşanan olağanüstü süreçlere rağmen eğitimin kesintisiz sürdürülmesi, öğretmen açıklarının telafisi için yapılan planlamaların rasyonelliği ve toplumsal güvenliğin öncelenmesi; Bakanlığın kurumsal kapasitesinin ve kriz yönetimi kabiliyetinin önemli bir göstergesidir. Millî Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen istihdam politikasında esas aldığı temel ilke; denge, şeffaflık ve sürdürülebilirliktir. Kamuoyunun da bu ilkeler ışığında yapılan planlamaları desteklemesi, eğitimin niteliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Bir Yorum Bırakın