Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, yüzde 2 olan kur desteğinin yüzde 5'e çıkarılmasını talep etti.
Dünyanın en önemli gıda fuarları arasında yer alan WorldFood İstanbul 2024 kapsamında düzenlenen "Başkanlar Oturumu: İhracatın Kalbindeki Gıda Sektörü ve 2025 Yol Haritası" isimli oturumda konuşan Başkan Celal Kadooğlu, Türk üreticisi ve ihracatçısının son 20 yılda teknolojiye ve kaliteye verdiği öneme dikkat çekti.
Türkiye'nin tarımsal gıda üretiminde dünyanın en güçlü ülkeleri arasında yer aldığına vurgu yapan Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, "Bizim bu gücümüzü küresel anlamda avantajlı bir hale getirmemiz gerek. Bunun için de, birincisi teknolojik altyapımızın çok yüksek olması, ikincisi yeterli kapasiteye sahip olmamız, en önemli olan üçüncü unsur da lojistik altyapımızın ihtiyaca cevap verecek nitelikte olması gerekiyor. Bu üçünü birleştirdiğimiz zaman dünyada çok avantajlı hale geliriz" dedi.
CUMHURBAŞKANININ ZİYARETİ MEYVELERİNİ VERİYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bağdat'a yaptığı ziyaretin iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişimine büyük katkı yaptığına dikkat çeken Başkan Celal Kadooğlu, özellikle Kalkınma Yolu Projesine övgü yağdırdı. Kadooğlu, "Cumhurbaşkanımızın ziyareti sırasında ülkeler arasında önemli anlaşmalar yapıldı. Ancak bizim için en önemli anlaşma Kalkınma Yolu ile ilgili anlaşmadır. Bu anlaşmada 17 milyar Dolarlık bir yatırım öngörülüyor. Bunu söylerken bile heyecanlanıyoruz. Bölgemiz için çok kıymetli bir proje. Bu projede lojistik yatırımları Türkiye ve Irak toprakları üzerinde yapılacak. Doğu ve Avrupa'yı birleştirecek, inanılmaz, heyecan verici bir yatırım" şeklinde konuştu.
Kalkınma Yolu gibi ihracatçıyı heyecanlandıran bir diğer projenin de Gaziantep ve çevresinde bulunan şehirleri İskenderun Limanı'na bağlamak üzere planlanan Hassa-Dörtyol Tüneli Projesi olduğunu belirten Kadooğlu, şöyle devam etti:
Yine bölgemizde uzun zamandan beri heyecanla beklediğimiz bir proje var. İskenderun Limanına ulaşımı kolaylaştıracak olan tüneller ve otoyol projesi çok önemlidir. Kısa süre önce ihalesi yapıldı, 4-5 yıl sonra da hayata geçecek. Gaziantep ve bölge illerinden yapılan konteynır bazlı ihracatın tamamı Mersin Limanından gerçekleştiriliyor. Gaziantep ve Mersin arası 300 kilometredir. Bu projenin devreye girmesiyle Gaziantep'in limana ulaşımı 150 kilometreye düşecek. Çok kıymetli olan bu proje sayesinde zaman tasarrufu sağlanacak ve rekabet gücümüz artacak. Gerek Kalkınma Yolu gerekse de Amanos tünellerinin tamamlanması ile bölgenin kalkınması büyük hız kazanacak.
Bölge olarak en fazla ihracat yaptığımız ülkeler arasında Irak geliyor. Irak pazarı büyük potansiyele sahiptir. İç üretimlerin yapılmasına rağmen Türk mallarının kalitesi ve hızlı servis olduğu müddetçe bizler tercih edilmeye devam edileceğiz. Özellikle sayın Cumhurbaşkanımızın Irak'a yaptığı ziyaret sonrası ilişkilerimizde belirgin bir gelişme yaşanıyor. Daha hızlı iletişim kuruyoruz. Sorunlarımızı daha kısa sürede çözüyoruz. Bu durum ülkemizin Ortadoğu ve Irak pazarına verdiği önemi gösteriyor. Bizim için çok önemli olan bir diğer ülke de Suriye'dir. Suriye coğrafi konumu gereği Ortadoğu'ya açılan bir kapıdır. Yine bizi sevindiren bir konu da, Cumhurbaşkanımızın Suriye ile ilişkileri tekrar iyileştirmek için verdiği mesajlardır. Bu mesajlar biz ihracatçıları ziyadesi ile memnun etmiştir. Suriye pazarında ilişkilerimiz güzel bir noktaya gelirse bölgemizde hızlı bir kalkınma süreci söz konusu olacaktır.
KALİTEYE BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞTİ
Son 20 yıldır Türk üreticileri, sanayicileri yüksek teknolojiye yatırım yaptı. Ve yeterli kapasiteye ulaştık. Ama en önemlisi Türkiye'nin kaliteye bakış açısı değişti. Eğer bizim ihracatımız her şeye rağmen artmaya devam ediyorsa, bu bizim kaliteye bakış açımızın değişmesindendir. Mesela ayçiçek yağı bizim ülke olarak, en güçlü olduğumuz sektörlerden birisidir. Biz yılda 1 milyar dolarlık ayçiçek yağı ihracatı yapıyoruz. Müthiş bir rakam. Ve bu rakamın yüzde 50'sini biz Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden gerçekleştiriyoruz. Diğer sevindirici bir konu, bu yaptığımız ihracattaki hammaddenin üreticisi biz değiliz. Hammadde üreticisi Rusya, Ukrayna ve Arjantin olmasına rağmen biz bu başarıyı elde ediyoruz. Bu başarıyı teknolojimizi yenilememize ve kaliteye odaklanmamıza borçluyuz. İkinci sektörümüz makarnadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak yıllık 1 milyon ton ihracatımız var. Bu şu anlama gelmektedir: Biz İtalya'nın yaptığı makarna ihracatının yüzde 50'sini Gaziantep ve Mardin şehrinden gerçekleştiriyoruz. Bu da gerçekten onur verici bir başarıdır. Üçüncü sektörümüz de undur. Un sektöründe dünyada en fazla ihracat yapan ülkeyiz. Bu ihracatın üçte biri bölgemizden gerçekleştiriliyor."
HÜKÜMETTEN DÜŞÜK KUR DESTEĞİ BEKLİYORUZ
İhracatçıların düşük döviz kurundan kaynaklanan sorunlarına da dikkat çeken Kadooğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Eğer bizler üretici ve ihracatçılar olarak bu başarıyı sürdürülebilir hale getirmek istiyorsak, bizim birinci olarak katma değerli ürünlere ağırlık vermemiz gerekiyor. İkincisi, markaya yatırım yapmamız, bu konuda daha çok bonkör olmamız gerektiği kanaatindeyim. Çünkü, gıda sektörü sürekli büyüyor. Bunun için markaya, ar-ge ve inovasyona yatırım yapmamız gerekiyor. Bu olumlu tablo içinde olumsuz durumlarımız da var. Biz ihracatçılar kur farkından dolayı ezilmiş durumdayız. Bugün enflasyonun yüzde 60, girdi maliyetlerinin yüzde 100 olduğu bir ortamda döviz kurundaki artış sadece yüzde 25'tir. Bütün kar marjımızı aşağı çekmiş durumdayız. İnanın ki, şu andaki bütün ihracatçılarımız ne kadar daha az zarar ederimin derdindedir. Bu sürdürülebilir bir ortam değildir. Elbette hükümetimiz her türlü hesabı, kitabı yapıyordur, bizden daha iyi biliyordur. Bizim Hükümetimizden şu talebimiz var; İhracatçıya verilen yüzde 2 oranında bir destek var. Yüzde 2 oranındaki kur desteğinin yüzde 5'e çıkarılmasını talep ediyoruz. Bunu hem Maliye Bakanımıza hem de Ticaret Bakanımız başta olmak üzere gerekli mercilere ilettik. Umarım ihracatçı lehine olumlu sonuçlar alırız. Biz ihracatçılar bu noktaya gelirken, elimizde çantalarla ülke ülke, şehir şehir, dükkan dükkan gezerek ihracat yapmak, ülkemize kazandırmak için çalıştık. Ülkemize kazandırmak için alın teri döktük. Rekabet gücümüzü kaybetmemiz demek, ülkemize kazandırmak için döktüğümüz alın terlerinin boşa gitmesi demektir."
Bir Yorum Bırakın