Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gaziantep İl Başkanlığı, dün gerçekleştirilen ve ilk
kez yapılan Eğitim Maratonu'ndan elde edilen sonuçları ve AK Parti'nin
oluşturduğu eğitim sistemine dair Maarif Meydanı'nda basın açıklaması
düzenledi.
İl Sekreteri Hanifi Kaplan tarafından gerçekleştirilen basın
açıklamasına Şahinbey İlçe Başkanı Zeki Gürsel, İl Kadın Kolları Başkanı Fatma
Müge Düşün’ün yanı sıra partililer katıldı.
CHP Gaziantep İl Sekreteri Hanifi Kaplan’ın okuduğu açıklamada şu başlıklar öne
çıktı:
EĞİTİM SİSTEMİ NE ÇAĞDAŞ NE LAİK
Eğitim sistemimiz maalesef bugün ne çağdaş, ne laik, ne bilimsel ne de kamusal
bir hizmet anlayışına sahip. Eğitimin bileşenleri olan; öğrenciler, öğretmenler,
veliler, yöneticiler, hizmetliler, sendikalar, stklar ve niceleri, eğitimin birçok
farklı başlığından ve okul ortamında yaşananlardan, eksikliklerden muzdarip
durumda. Bir çıkış yolu yok, nereye giderseniz gidin ülkemizin en dertli ve en
eksik alanı eğitim. Gün geçtikçe de eğitim alanındaki bu dertler ve sorunlar,
eksiklikler hatta yanlışlıklar devam etmeye, ettirilmeye çalışılıyor.
AKP EĞİTİMİ BALTALADI
AKP iktidarı, bilerek ve isteyerek, kasti bir biçimde ülkemizde eğitimi
baltalamıştır. Liyakatsiz atamalarla, eğitim sistemimizin niteliği yerle bir
edilmiştir. Eğitim dinselleştirilmiş, piyasalaştırılmıştır. Köy okulları ve yatılı
okullar kapatılmış, çocuklarımız kilometrelerce uzaklardaki okullara, taşımalı
eğitime mecbur edilmiştir. Deprem bölgelerindeki çocuklarımız hala
birleştirilmiş okullarda eğitim görmeye, 20 metrekarelik konteynerlerde ailecek
yaşamaya devam etmektedir.
ULUSLARARASI ÖLÇÜLERE GÖRE 2002’İNİN GERİSİNDEYİZ
Bugün ülkemizin gençliği sınavlarda her yıl daha düşük ortalama yapmaktadır.
Uluslararası ölçme değerlendirme sonuçlarına göre 2002 öncesine göre geriye
gidilmiştir. 81 ülke ve bölgede 15 yaşındaki gençlerin okuma, matematik ve fen
bilimi seviyelerinin değerlendirildiği 2022 PISA araştırmasında Türkiye
matematikte 39, fende 34, okumada 36’ncı sırada yer almıştır. Eğitim
yatırımlarına ayrılan bütçe her geçen yıl düşürülmüştür. Bunun karşılığında
iktidar, ÇEDES projesiyle çocuklarımıza camide bowling oynatma, maket
mezarlarda ağıt yaktırma gibi pedagojik olmayan işler yaptırmaktadır. İktidar,
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi çağdışı ve laiklik karşıtı uygulamalar ile
uğraşmakta, gerçek sorun ve sıkıntıları görmezden gelmektedir.
İKTİDAR MAARİF MODELİYLE KİNDAR VE DİNAR NESİL YETİŞTİRİYOR
Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın iddialarının aksine, Türkiye Yüzyılı Maarif
Modeli’ne bilimsel verilerle karşı çıkmaktayız. Çünkü bu program; ihtiyaç analizi
yapılmadan hazırlanmıştır, eğitim programları geliştirme ilkelerine ve akademik
etik kurallarına uygun değildir. Programın tartışılması için yeterli süre
verilmemiş, geri dönüşler için doğru araçlar tanımlanmamıştır. İktidarın, kindar
ve dindar nesil yetiştirme idealiyle başlattığı bu süreç, makbul ve itaatkar nesil
yetiştirme istemiyle sürdürülmektedir. Bunun karşısında partimiz, Türkiye
Yüzyılı Maarif Modeli için Danıştay’a iptal ve yürütmeyi durdurma davası
açmıştır.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR
2002 yılında 68 bin olan atanmamış öğretmen sayısı AKP iktidarında 1 milyona
yükseltilmiştir. Öğretmenlerimiz okullarda şiddet görmekte, öldürülmektedir.
Yoksulluk sınırının altında maaşlarla; ücretli, sözleşmeli, aday öğretmen,
öğretmen, uzman, başöğretmen ünvanlarıyla aynı dersi veren ama farklı maaş
alan altı farklı öğretmen yaratılmış, öğretmenlik mesleği itibarsızlaştırılmıştır.
Bugün bir uzman öğretmen 41 bin 192, bir başöğretmen 44 bin 136 lira ücret
almaktadır. Fakat ülkemizde yoksulluk sınırı, Birleşik Kamu İş Mayıs 2024
Araştırması’na göre 59 bin 353, Türk İş Mayıs 2024 Araştırmasına göre 61 bin
788’dir.
MÜLAKAT YÜKSEK STANDARDI OLAN BİR ÖLÇME ARACI DEĞİL
Öğretmenlik Mesleği Kanunu gibi, hiç bir paydaşla görüşülmeden sunulan
kanun teklifleri ile öğretmenlerin hakları hiçe sayılmış, diplomaları geçersiz
sayılarak adaylık statüsüne düşürülmek istenmiştir. Böylece eğitim
fakültelerinin işlevi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Maalesef bir seçim
vaadi olarak kalan mülakatlar, şimdiki Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından
‘mülakat gibi mülakat yapacağız’ söylemiyle devam ettirilmektedir. Mülakat,
yüksek standardı olan bir ölçme aracı değildir. Ama iktidar kendi söyleminin
aksine bundan vazgeçmeyerek, öğretmenlerimizi kendi amaçları doğrultusunda
elemeye devam etmek istemektedir.
ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN ÖĞRETMENLER MAĞDUR EDİLİYOR
Mülakatla, Milli Eğitim Akademisi ile kendi istediği dışında tek bir öğretmenin
bile çalışmasına imkan tanımak istemeyen iktidar, özel sektörde çalışan
öğretmenlerin taban maaş hakkını görmezden gelerek bugün binlerce
öğretmeni mağdur etmeye devam etmektedir. 2022 KPSS sonuçları ile ek atama
sözü verilen öğretmenlerin ataması yapılmamıştır. Engelli öğretmen atamaları
yetersizdir. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlikle öğretmenlerimizin emekleri
sömürülmeye devam etmektedir. Deprem bölgelerinde çifte mağduriyet
yaşayan, atanmamış ya da okulu yıkıldığı için işsiz kalmış, çocuklarından uzak
kalmış görev bekleyen öğretmenlerimizin sorunları çözülmemiştir. Daha bir yıl
önce eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in ‘Her 100 öğrenciye 1 rehber
öğretmen’ vaadi yerine ÇEDES ile pedagojik formasyonu olmayan kişiler
okullara sokulmuştur. Yine aynı bakanın “Uzman öğretmenler de artık 10 yıl
değil, 5 yıl içerisinde bu sürece tabi olacaklar." vaadi unutulmuştur.
3 YILDA 2.3 MİLYON ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OKULU BIRAKTI
KHK uygulamaları ile üniversitelerimizin demokratik işleyişine son verilmiş,
özgür düşüncenin ve bilimsel üretimin yerleri olması gereken üniversitelerimiz
tektipleştirilmiştir. Nitelikli öğretim görevlileri okullardan uzaklaştırılmış,
öğrencilerin sosyal etkinlikleri dahi izne tabi tutulmuş ve engellenmiştir.
Anayasa Mahkemesi CHP’nin başvurusu üzerine verdiği kararda, üniversite
rektörlerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması kararını Anayasa’ya aykırı
bulunmuştur. Üniversiteliler için yurt sorunu bir barınamama sorununa
dönüşmüş, yoksulluk gençlerimizin üniversiteyi kazansa bile gidememesine
sebep olmuştur. Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’na göre 2015 ile 2022 arasında
2,3 milyon üniversite öğrencisi okulu bırakmak zorunda kalmıştır.
MESEM’LER NEDENİYLE 616 ÇOCUK İŞ CİNAYETİNDE HAYATINI KAYBETTİ
Mesleki eğitim, Türkiye’nin eğitim gündeminin ana konularından biri olmaya
devam etmektedir. MESEM’lerle çocuklarımız iş öğrenen değil, iş gören kişiler
haline getirilmiştir. Çocuklarımız 4 gün işe 1 gün okula denerek okullardan
uzaklaştırılmış, üzerine bir de yasal olmayan şekilde okul saati dışında ve hafta
sonlarında ağır işlerde çalıştırılmıştır. Yoksul halkın çocukları için tek seçenek
haline gelen MESEM’lerde birçok çocuğumuz fiziksel ve ruhsal sorunlarla baş
başa bırakılmıştır. Çocuklarımız buralarda uğradıkları iş kazalarında
yaralanmaya ve ölmeye devam etmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi’nin araştırmasına göre ise 2013-2022 yılları arasında toplamda 616
çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Alperen, Erol, Murat, Arda, Ömer,
Ulaş, Zekai, Yiğit… Son bir yılda MESEM’lerde 336 öğrenci çıraklık yaptırılırken iş
kazası geçirmiş, 9 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir.
İKTİDAR YETERSİZ BESLENMEYİ GÖZARDI EDİYOR
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve sorumlu Bakanlarının, ekonomi
bilimini göz ardı eden siyasal tercihleri ile Türkiye, büyük bir ekonomik kriz ile
karşı karşıya gelmiştir. Derin bir yoksullukla mücadele eden halkımız,
çocuğunun beslenme çantasına bir yumurta bile koyamaz hale gelmiştir.
Mahmut Özer’in 2022- 2023 Eğitim Öğretim yılının ikinci döneminde başlattığı
okul öncesinde ücretsiz yemek uygulaması, bir yıl bile sürmeden, 2023- 2024
Eğitim Öğretim yılında, yeni bakan Yusuf Tekin tarafından iptal edilmiştir. Oysa,
bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su ihtiyacı çocukların sağlıklı gelişimi için
hayati derece önem taşımaktadır. TÜİK 2022 verilerine göre üç çocuktan biri
(yüzde 35,3) ciddi maddi yoksulluk ve yetersiz beslenme sorunu ile karşı
karşıyadır. Yetersiz beslenme, çocukların fiziksel gelişimini, okul için hazır
bulunuşluğunu, akademik başarısını ve okula devamını da etkilemektedir. Fakat
iktidar bunu görmezden gelmeye devam etmektedir.
Açıklamanın sonunda 22 yıllık AKP iktidarının eğitim sisteminde yarattığı
tahribata karşı Meclis’te ve sokakta mücadeleye devam edileceğinin altı
çizilerek şu ifadelere yer verildi:
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, eğitim mücadelemiz dün ve bugün olduğu gibi
yarın da devam edecektir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi AKP’nin karanlığına
teslim etmeyeceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız,
şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.
Laik, bilimsel, nitelikli, demokratik, kapsayıcı ve kamusal eğitim haktır.”
Bir Yorum Bırakın