Derinliği kalpten geliyor: Ayça Ayşin Turan
Hayatın tüm dengelerini, derinlikli bir yaşam aşığı olarak kalbinde yumuşatıyor ve anın bilinmezliğe açılan her ihtimalinde, sevginin kıymetini bilerek yoluna devam ediyor. Ayça Ayşin Turan, biricik bir ay ışığı gibi yörüngesini aydınlatırken; şimdi birlikte parlıyoruz. Bize katılın…
Ayça Ayşin Turan, acil çıkış kapısı ‘gülmek’ olan insanlardan bana kalırsa. “Çok sevin, çok sevilin!” sözleriyle son bulan röportajımız; onun umutlu, neşeli, hayata aşık duruşunun ve aurasını tamamlayan güzel gülüşünün dengeli bir sonucu olarak karşınıza çıkacak. Hikayenin sonunu, en başından söyledim. Kapak çekimi hikayesinin son anı da tıpkı bu akıştaki gibi, Ayça Ayşin kapıdan ilk adımını attığı anda belliydi aslında… Neden derseniz; pek çok başarılı karaktere hayat vermiş, sosyal medyada altı milyonu aşkın takipçisi olan ve tartışmasız güzelliğe sahip bir oyuncu söz konusu olduğunda; minik kaprislere baştan hazırlıklı olmanız gerekiyor. Deneyimle sabit! Ama onun stüdyoya girişinde; ünlü olma halini çoktan sindirmiş, özgüveni yüksek, iletişime açık ve hayranlık uyandıran bir enerji vardı. Onun hikayesindeki başarı, asla tesadüf değilmiş. Kesin bilgi… Sohbetimiz sırasında ‘hangi konuda sonsuza kadar tembellik hakkınızı kullanmak istersiniz?’ diye sorduğumda şöyle yanıtlıyor: “Röportaj sorularına cevap vermeme konusunda, sonsuza kadar tembellik hakkımı kullanmak isterdim. Ama görüyorsunuz ki bunu yapmıyorum…” İşte buna, cesur bir itiraf derim. Bu diyaloğun çok sonrasında, ben de bir itirafta bulunmak istiyorum: Kapak çekimine gitmek konusunda, sonsuza kadar tembellik hakkımı kullanmak istiyorum bazen. Ama bu dileğim, Ayça Ayşin Turan’da ters etki yapıyor… O, kesinlikle koşarak stüdyoya gitmek isteyeceğiniz, enerjisiyle tüm ekibi sarmalayan, komik, sıcak ve eğlenceli biri. Bundan dört yıl önce, ilk dergi kapak çekimini Elele ile gerçekleştirmişti. Geçen süre zarfında Ayça Ayşin Turan artık gerçek bir yıldız olarak karşımızda duruyor. Şimdilerdeyse, dijital bir platformda yayınlanacak ‘Sen İnandır’ filminin başrolü olarak seyircinin karşısına çıkacak olmanın heyecanını yaşıyor. Karadeniz’in dengeyi asla garanti etmeyen havasından, kaotik İstanbul’a uzanan hikayesinde, her ne olursa olsun zihnini umudun kıyılarına ulaştırmaya olanak tanıyan Ayça Ayşin Turan’ı dinlemek, size de iyi gelecek; biliyoruz.
Hayatınızın nasıl bir dönemine denk geldik, şu sıralar neler yapıyorsunuz?Yıllar önce ilk dergi kapağımı birlikte çekmiştik. Görüşmeyeli de epey uzun zaman oldu. Bu süreçte herkes gibi benim de hayatımda çok şey değişti... Ben değiştim, büyüdüm ve olgunlaştım. Kendi özgürlüğümün farkına vardığım, kendimi keşfettiğim, hayata bakış açımın değiştiği bir dönemdeyim diyebilirim. Sanırım hayatımın en sakin ve kendimle baş başa kaldığım dönemi. Bu dönemde kendime fazlasıyla zaman ayırabiliyorum. Spor yapıyorum, senaryo okuyorum, ailemle, sevdiklerimle vakit geçiriyorum. Bu farkındalık, kendinle baş başa kalma hali, beni kendimle yolculuğa çıkardı ve benim bile bilmediğim özelliklerimi keşfetmeme sebep oldu. Kısacası sakin, huzurlu ve keşif dolu bir dönemindeyim.
Önümüzdeki süreçte yayınlanacak, Netflix’in yeni yapımı ‘Sen İnandır’ filminde başrol olduğunuzu biliyoruz. Sizin için nasıl bir yolculuk oldu, karakteriniz ve filmin konusuyla ilgili ipuçları vermeniz mümkün mü?Sen İnandır, naif bir çocukluk aşkı hikayesi. Film ve karaktere dair bir şeyler söylemek için sanırım çok erken. Ama bir dergide çalıştığını söyleyebilirim, sizler gibi… Biraz da işkolik bir kadın. Filmimizi Asos’ta çektik. Benim için çok keyifli bir süreçti. Yazın ortasında, Asos’ta film çekmiş olmanın da keyfini çıkardım diyebilirim. Set saatini beklerken ‘ben bir denize girip geleyim’ fikri, şu an düşündüğümde bile iyi hissettiriyor. Bir de tabii ki yıllar önce okul olarak gördüğüm Karagül dizimde çalıştığım yönetmenim Murat Saraçoğlu’yla tekrar çalışmak harika bir tecrübeydi.
2011 yılından bu yana Dinle Sevgili, ardından Karagül, Sevimli Tehlikeli, Ada Masalı, Hakan: Muhafız ve daha pek çok başarılı film ve dizide rol aldınız... Yola çıkarken, bu başarıların yanı sıra; ünlü olma haliyle birlikte gelen popülerlik, sektördeki hırslar ve egolar da başından kabul ettiğiniz, kendinizi hazırladığınız durumlar mıydı? Yoksa deneyimledikçe öğrendiğiniz ve zaman zaman kalp kırıklığı yaratan sürprizler olarak mı karşınıza çıktı?Farklı karakterlere hayat vermek, beni mutlu ediyor. Oynadığım her karakterin duygu ve düşüncelerini yaşayabilmek, bambaşka bir karakter ortaya koymak, çok başka bir duyguydu. Beraber rol aldığım oyuncuların, yönetmenlerin bana kattıkları da bu yolu güzelleştiren en önemli deneyimlerim oldu. ‘Hırslar ve egolarla çok fazla karşılaştım’ desem yalan olur. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Hayalini kurduğum bu yola çıkarken tabii ki popülerlikten dolayı neler yaşayabileceğimi düşündüm ve kendimi hazırladım. Ancak deneyimledikçe benim hazırlandığım gibi olmadığını anladım. Popüler olmak, her ne kadar büyülü görünse de içinde bulunduğunda insanı gerçekten ürkütüyor.
Bugüne dek, oyunculukla ilgili hayallerinize gölge düşüren; ama sonrasında sizi daha kararlı adımlarla yola devam ettiren bir zorluk yaşadınız mı? Çünkü “Bizi durduran, yürütür” aslında...“Bizi durduran, yürütür” tam Akrep burcu lafı oldu sanırım. Hayalleriniz ya da hedefleriniz, adını ne koyduysanız… Onlar sağlamsa, ne istediğinizi biliyorsanız, önünüze çıkan engelleri yıkıp geçersiniz. Düşseniz bile yeniden kalkmasını bilirsiniz. Bazen benim de düştüğüm zamanlar oldu; ama yol uzun ve yürümem gereken daha çok mesafe var.
3 Mart 2023